Fotonik Akademi

image

Işık Kirliliği

Günümüzde Avrupalı ve Amerikalı’ların %99’undan fazlası ve dünya nüfusunun 2/3’ü ışık kirliliği olduğu düşünülen alanlarda yaşamaktadır. Avrupa nüfusunun %96’sı galaksimiz Milky Way’i çıplak gözle görememektedir. Amerika nüfusunun %40’ı ise ışık kirliliği olan benzer alanlarda yaşadığından gözleri gece görüşüne (night vision) hiç geçmemektedir. Işık kirliliğinin yaygın olduğu bu alanlarda gökyüzünden görünebilen tek gökcismi Ay’dır.

Sokak lambalarından, dış mekan reklamlarından, binalardan ve araçlardan yayılan yapay ışık nedeniyle gökyüzü karanlığı kaybolmuş ve kirlenmiştir öyle ki şehirlerin etrafı sarı-turuncu daire ile çevrelenmiştir ki bu ışık kirliliği olarak bilinmektedir.

Işık kirliliği insanlar tarafından yapılan aşırı veya olumsuz aydınlatmaların neticesidir. Amerika’da ışık kirliliği nedeniyle yıllık 17.4 milyar kWh enerji harcanmaktadır ve bunun yaklaşık değeri 2.2 milyar Dolar değerindedir. Bu boşa giden enerji dış aydınlatmada harcanan enerjinin %30’unu oluşturmaktadır. Işık kirliliğinden tasarruf edilecek bedel Mars’a yeni görevler için ayıracak bütçeye yetecek bir bedeldir.

Günümüzde ışık kirliliği o kadar önemlidir ki çoğumuz gerçek karanlığın (zifiri karanlık) neye benzediğini unutmuşuzdur. Astronotlar karanlığı tarif etmek için Bortle Scale kullanırlar. Bu skalaya göre 9 en parlak bölgeyi ve 1 hiç yapay ışığın olmadığı en karanlık bölgeyi tarif eder. Araştırmacılara göre dünyada insan nüfusunun olduğu yerlerde Bortle Scale’e göre 1 yoktur. Amerika ve Avrupalıların çoğu 5 ya da daha fazla alanlarda yaşamaktadır. Karanlığı düşündüğümüzde  artık bizden çok uzak. Yıldızlı gecelerden sonraki romantik özlemler, ışık hakkında endişelenecek en az şey mi?

Işık kirliliğinin çevre ve insanlar üzerinde doğrudan etkileri olabilir. Dünya ve dünyada yaşayan canlılar milyonlarca  yıldır gece karanlığı ve gün ışığının doğal ritmi içinde var olmaktadır. Ancak son yüz yıldır yapay aydınlatmadaki gelişmeler nedeniyle ışık kirliliği çok hızlı bir şekilde gelişti ne dünya ne de canlı türlerinin adaptasyon için gerekli zamanı olmadı.

Son yıllarda artan ışık kirliliği nedeniyle çoğu gece hareketlenen canlı türleri ya tehlikede ya da soyu tükenmiş durumdadır. Araştırmacılar ışık kirliliği olan ortamlarda yaşayan insanlar ile bazı kanserlerde ilişkiler bulmuştur. Hatta bu ortamda yaşayan insanlarda diyabetobezite ve depresyon da gözlemlenmiştir. İnsan nüfusunun fazla olduğu yerlerde ışık kirliliğine maruz kalan çok güvendiğimiz ağaçlar bile %7 daha az oksijen üretiyor olduğu söylenmektedir.

Dünyadaki çoğu kirlilik problemlerine rağmen, ışık kirliliği diğerlerine oranla daha kolay düzeltilebilir hatta bu gelecek nesillere aktarılmadan halledilebilir. Ama nasıl?

Konuyla ilgili nasıl sorumluluk almamız gerektiği ile ilgili çalışarak, kullanılmayan aydınlatma kaynaklarını kapatarakloşlaştırarakdoğru kullanarak, nasıl kullanacağımız ile ilgili daha fazla araştırma yaparak ışık kirliliğini azaltabiliriz.